tanısı konmamış sayrılık gibi ölümden beter ayrılık yalımlanır özlemyakar suları değil bu sancıların hükmünü duymak kıyımlar tarihinde / yaprak yaprak dağların ateşi yükselmiş çayır çayır ırmak boyları alev düşmüş şafakların sesine tüyü bitmemiş tomurcaklara yanıyorum doğa baştan başa eşittir hüzün nabzı tekliyor gökyüzünün...
bir çiçeğin yaşamsal bulguları açlık / gözyaşı / kırım gel adını koyalım bu evrensel yalnızlığın dört damarda aynı kıran sonra sürüp giden dağ masalları iki nehir dolusu kan...
soluğum ateşler yeşerten dağ türküleridir dokunsam tellere güle keser mi göğsümde hep hasretimin isyanı yeter / bu mayınlar olmasın artık sulara salın muradımı / Diclece varıp öpeyim yangın çiçeklerimi ben yanayım onlar yanmasın...
güneşin koynundaki tomurcuk sen yasaklar ülkesinin aykırı çiçeğisin her dem kanayan bir gülşenin yadsınan gerçeğisin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder