17 Aralık 2011 Cumartesi

YASAKLAR ÜLKESİNİN AYKIRI ÇİÇEĞİ

Resim : Çetin ÇAKMAKÇI

 tanısı konmamış sayrılık gibi
ölümden beter ayrılık
yalımlanır özlem
yakar suları
değil bu sancıların hükmünü duymak
kıyımlar tarihinde / yaprak yaprak
dağların ateşi yükselmiş
çayır çayır ırmak boyları
alev düşmüş şafakların sesine
tüyü bitmemiş tomurcaklara yanıyorum
doğa baştan başa eşittir hüzün
nabzı tekliyor gökyüzünün...

bir çiçeğin yaşamsal bulguları
açlık / gözyaşı / kırım
gel adını koyalım bu evrensel yalnızlığın
dört damarda aynı kıran
sonra sürüp giden dağ masalları
iki nehir dolusu kan...

soluğum ateşler yeşerten dağ türküleridir
dokunsam tellere güle keser mi
göğsümde hep hasretimin isyanı
yeter / bu mayınlar olmasın artık
sulara salın muradımı / Diclece
varıp öpeyim yangın çiçeklerimi
ben yanayım
onlar yanmasın...

güneşin koynundaki tomurcuk
sen yasaklar ülkesinin aykırı çiçeğisin
her dem kanayan bir gülşenin
yadsınan gerçeğisin...

ÖMER CİVANO ÇAKMAKÇI

( Şiirimin Dili / Eko Yayınları 1994 )

DADEY



Vardım gittim zomasına
Heyran oldum gadasına
Düştüm dağlar sevdasına

 

İçim yanıyor Dadey içim yanıyor
Ağzımda dilim bağlı , dîl 'im yanıyor Dadey / dilim yanıyor…


Baktım halleri perişan
Olmuş gülistanı viran
Sarmış ovaları duman

İçim yanıyor Dadey içim yanıyor
Elimde sazım dağlı teller yanıyor Dadey / teller yanıyor . .


Dağlarının adı Süphan
Bağrı olmuş kanu revan
Yüreğime düşmüş şivan

İçim yanıyor Dadey içim yanıyor
Gözümde yaşım harlı sular yanıyor Dadey / sular yanıyor . .



Bu yangının adını sor
Gariplerin ahını sor
Vatanıma düşmüş bir kor

İçim yanıyor Dadey içim yanıyor
Yüreğim başı narlı dağlar yanıyor Dadey / dağlar yanıyor . .



Ben halkımın havarıyam
Ezilenler ozanıyam
Kardeşliğin Civan’ıyam


İçim yanıyor Dadey içim yanıyor
Gümanıım zamana kalmış, devran yanıyor Dadey / Devran ağlıyor . .





ÖMER CİVANO ÇAKMAKÇI

( Civan Türküler )

11 Aralık 2011 Pazar

ŞEHR-İ VAN AĞITI



ŞEHR-İ VAN AĞITI
   ( Kardeşim M. Faruk ÇAKMAKÇI 'ya... )
                             
                              
  Ano men vardım Van’a /
E
yvağ eyvağ eyvağ eyvağ ey…
Cigerim döndü büryana ,
Eyvağ eyvağ eyvağ eyvağ ey…
Kav düşmüş ataş yandırmış
Yer kaymış, toprak kapatmış
Şehr-i Van dönmüş verana
Şehr-i Van dönmüş külğana


  Çağırın anomu gelsin
Şehr-i Van maralı gelsin
Galada bir duman tüter
Ürekten yananım gelsin

Çağırın efemi gelsin
Şehr-i Van aslanı gelsin
Sol yanımda yaram derin
Heyifim alanım gelsin

Hevalım derdo hevalım
Bekesim ne çu havarım
Welete min weran buye
Ciwanım gul şehr i Vanım



Ano men döndüm Van’a /
Eyvağ eyvağ eyvağ eyvağ ey
Üregim döndü Süphana
Eyvağ eyvağ eyvağ eyvağ ey
Sel gelmiş rüzgar aparmış
Yer vurmuş toprak aparmış
Şehr-i Van dönmüş verana
Şehr-i Van dönmüş külğana


  Çağırın abamı gelsin
Erek’in ceylanı gelsin
Mehlede bir gelin ağlar
Göz yaşım silenim gelsin

Çağırın abemi gelsin
Şehr-i Van Civanım gelsin
Galada bir yiğit ölmüş
Heyifim alanım gelsin

Hevalım derdo hevalım
Bekesim ne çu havarım
Welete min weran buye
Ciwanım gul şehr i Vanım




 ÖMER CİVANO ÇAKMAKÇI
( Şiir ve Beste : Dr. Ömer ÇAKMAKÇI /Civan Türküler.. )

15 Haziran 2011 Çarşamba

GEBE

 
Resim : Çetin ÇAKMAKÇI

Yitim
olanaksız dilim /
diliminde zamanın
bir ayrıntı bile sayılmadım
yetimim…



kar tanesi hüküm giymiş
yaz günü
günlük / olağanüstü hal
yanağında hal
yürürken halhal
halka halka /
sesimi verdim sana…

kalemin / onuru keklik ağırlaması
kış köşesinde / yazın
dağlandıkça ağrı dağ
ve yedi tepeli bağ
çoktan kuşatıldı
gül makamında sitran
sakın dokunma o yanıma...

hey akdeniz akdeniz !
taşınır mı dağların yükü
yollara düşer türküsü
vurur sahillerine göçleri
van ellerinin beyaz tenli zencileri...


çukurova / yangın sesli yurt
bir ton daha acılı / renk
çocuk / sürgün çiçek
hüzün ve isyan
arasında bir yerde
naylon çadırlarda kardelenler
ne zaman
umut /
omuzda ağır heybe
yarınlar neye gebe.....

ÖMER CİVANO ÇAKMAKÇI
( Şiirimin Dili / Eko Yayınları 1994 )

1 Haziran 2011 Çarşamba

ŞİVAN MI ŞİVAN…

Foto: Mehmet Faruk ÇAKMAKÇI arşivi
 

yeşermiş nevruzun hakkari senin
içerimde ağrısın
gözlerimde dilan
soran yaremi kavlatır
bu teller de
munzur mu munzur  
ferman yaman okunur…
 
bu türkü sizin oralarda da söylenir
alişimin kaşları gibi
içlidir / eziktir / dokunur
bu ateş de
nemrut mu nemrut  
“yüreğime hançer sokulur…”
 
deryalarda da közlenir bu sevda
hasretin murat ’ ta da bir, 
tuna ’ da da birdir rengi
gel çoğalt sesimi tellere karşı
bu türkü de
şivan mı şivan  
dokunana dokunur…

 
ÖMER CİVANO ÇAKMAKÇI
( Kanımda İki Su / Yorum Yayınları 1987 )

13 Mayıs 2011 Cuma

KÜRT TAJDİN DESTANI


                          
Foto : aleviforum.com


Ömrümün yaşını sorma
yüzyıllar sürgünüyüm
hasreti yedeğime almışım
gurbeti içerime
her solukta / talan
                 kırım
                        göç...
Ufkumuzun havarıdır Toroslar
geride kaç can tükettim / sorma
kaç ezgiyi yakıp da geldim
gözlerimde uzayıp gidiyor Rehva
bir türkü / bir kırık hava
sakın o tellere dokunma
geniş zamanların pet yurttaşlarıyız
dün mağarada / şimdi naylon çadırlardayız
hep dardayız / damdayız / darağacındayız
kıyımlar tarihinin öznesi
ağıtların öz sesi
tütünler basmışız yaremize
yağlı kurşunların nişangahında
hem vuranız / hem vurulan


                 bu kan, bu can, bu fidan benimdir
                       bir de Van Gölü'nün havarı...

Toroslar yatağındayız
Antitoroslara hasret / dağlanmaktayız
Çukurova Süphan Süphan gelin mi
elenmiş başına karlar ülkesinin duvağı
akar Seyhan / Sisiyar kavrukluğunda
sarar sarmalar pamuklar içinde
durgun ve mahzun akar Şemiran
Van Gölü'ne değil sanki
varır dökülür Akdeniz'e
cayiz midir bunca vurgun / bunca özlem


                 bu sürgün, bu çiçek, bu hava benimdir
                       bir de Van Gölü'nün mavisi...

kaç renk tükendi mevsimlerimde
kaç soluk ellerimde
hey gidi sürgün ömrüm
umudumu karlı dağların yamacında sakladım
Sisiyar kupkuru bir dere de olsa
akar gürül gürül özlemlerimde
Kürt Tajdin ömrümce
hep aynı düşü görür
                / Kotis'in ipince bulağını
                      bir de en güzel günü...
ve uyanır sabaha karşı
efkar düşer yüreğinin başına
Tutturur bildiği tek türküyü
Çukurova'dan Vaveran'a ulaşan
kaç turna uçar yadellere
reva mıdır bunca ayrılık / bunca talan


                 bu ezgi, bu gök, bu güneş benimdir
                       bir de Van Gölü'nün kuşları...

Dünya kurulduğundan beri Şemiran
sarar gümüş kemer gibi Van ellerini
baharla birlikte başlar sancım
aktıkça hasretimin bahçelerine
kırılır dalım
yazılır fermanım
kıyımlar tarihinde dağlanır kimliğim
tutuşur güneş ve ateş
yanar Urartu kaleleri
mecuzi eser rüzgarların nefesi
bu yaylada kaç renk alevlenir
kaç destan düşer Zerdüşt gönlüme


                 bu yel, bu sevda, bu ateş benimdir
                       bir de Van Gölü'nün hasreti...

 ÖMER CİVANO ÇAKMAKÇI
( Şiirimin Dili / Eko Yayınları 1994 )


Foto : M. Faruk ÇAKMAKÇI  arşivi

24 Nisan 2011 Pazar

HASRETLİĞİMİ BENİM…

                                                                            


Duy benim yüreğimde / hasret zamanı

Sen ötesindesin dağların

Turalar şimdi sana varmada

Dağlara isyanımı benim



Haykır içerden içerden...





Can benim mevsimim / hasat zamanı

Karasapan-kör şemo misali

Bir mayın yine yüreğimde patlamada

Davula bom-bom vurmamı benim



Duyur derinden derinden…





Yar bizim ellerde / nevruz zamanı

Ayrılıktır dillerime işleyen

Bir cellat her an canım almada

Türkümde-öykümde kahrımı benim



Söyle ciğerden ciğerden…





Bak benim yurduma / kavga zamanı

Dilim tutuk-kalemim kırık

Sana giden yollar mayınlanmada

Gülyare hasretimi benim



Çağla yürekten yürekten…




ÖMER CİVANO ÇAKMAKÇI
( Kanımda İki Su / Yorum Yayınları 1987 )

YARINA DESTAN




Foto : Mehmet Faruk ÇAKMAKÇI arşivi

 
Seni gözlerine gömdüm bir çocuğun

Mahzun, duru sular derinliğine

Ağıtlar bir kuru şivan değil artık

Bilendik, sevdalı güller duldasında

Seni yüreğine gömdüm bir çocuğun

Tükenmez umut deryasına



Şal-şepik, cemedan

Gümüş halhal gül fistan

Direnç ile bezendik

Bir bayram havasında

Halay halay dizildik…



Ezgilerde, hoyratlarla

Hızmalarda gizli sevilere

Dövmelerle işli dizelere

Seni dillerine gömdüm bir çocuğun

Yarına destan türkülere…


 

ÖMER CİVANO ÇAKMAKÇI

( Kanımda İki Su / Yorum Yayınları 1987 )





TOHUMUN ÖZLEMİ ÇİÇEK

         Foto : Mehmet Faruk ÇAKMAKÇI arşivi


Bendi yıkılmış ırmak

Hesabın toprağa yazıldı

Maviler alır ahını

Zaman en büyük derman



Denize kardeş

Karaya düşman.



Ben içerden volkanım

Yanarım destan destan

Gözlerim şahin karası

Soluğum derin



Geceye karşı

Güneşe kurban.



Bir damlanın hesabı vardır

Dosttur, kadirbilendir toprak

Sevdamız sağılır / gelir dağlardan

Tohumun özlemi çiçek



Bugüne sırdaş

Yarına devran…

 

ÖMER CİVANO ÇAKMAKÇI

(Kanımda İki Su / Yorum Yayınları 1987 )

SUS AMA/…

                                                                 
Resim : Esvan ÇAKMAKÇI


İsyan eder bilincim

Yüreğin duysun isterim

Bilsen kaçıncı kezdir

Şu sağır dünyanın

Türkümü duymaması

Sevdama zulmetmesi



Sus ama / susturma dillerimi...



En korkunç kırımıdır bu

Düşünce ve inançlarımın

Kan-barut yağmurları şimdi

Bir boynu bükük fidanıma

Ölümüne yağmada



Sus ama / Kapama gözlerini...



Bu gülleri kime belerim

Günlerim neye tomurcuk

Niçin ellerim buz, dillerim tutuk

Ötesi mayın mı güneşlerin?



Sus ama / Soldurma gülşenimi...



Ona vermeliyim

En fidanını sevginin

Bilincin en çeliğini

Bugün ne doğurur yarına



Sus ama / İndirme perdeleri...



Bu türküyü güle dizerim

Bölük –pörçük gülşenlerde

Kan-irin saldılar yüreğime

Sevdaya sarıldığım demde

Her şeye karşı el ele

Menzile birlikte varmalıyız

Sonra nasıl bakarız yüzüne devranın




Sus ama / Bırakma ellerimi…



ÖMER CİVANO ÇAKMAKÇI

( Kanımda İki Su / Yorum Yayınları 1987 )

KUŞLARIN TÜRKÜSÜ


                                                               Foto : İsmail AKIN arşivi




Önce dilini tutsak aldılar
türküleri direndi / ezgi ezgi
destanlar ağıt yakanda
                 yeşil başlı
                 gümüş hızmalı
                 zeytin gözlü turnalar
                     halaya durdu,
                         "Gül eller, gül eller
                           gül döşürüp gül eller
                           bir garip yesir olsa
                           söyletmezler gülerler"

                                                             

sonra perdeler gerildi özlemlerine
gözleri direndi / özgürce
bir ışık bin güneş doğuranda
                 şeker dilli
                 şal-şepikli
                 deniz yüzlü kartallar
                     öyküye durdu,
                         "İnci men, inci menem
                         sedef yar, inci menem
                         yoluna baş koymuşam
                         can versem incinmenem"


ardından bilekleri zincir zincir
elleri yüreklendi / yiğitçe
tarihler masal yazanda
evvel zaman içinde
                  ak poşulu
                  ateş coşkulu
                  sevda yüklü bülbüller
                     türküye durdu,
                         "Yarın men, yarın menem
                         bugün sen yarın menem
                         yad ele kulak asma
                         canın men yar'ın menem"


 
ÖMER CİVANO ÇAKMAKÇI
(Şiirimin Dili / Eko Yayınları 1994)

EY DELAL

 
Adın yok mu ey delal
dağ-taş karşında suskun
sesin doruklar pazarında
çalınır çiçeklerin türküsü
bir dağ başındasın
incecik dal...


bu dağın bir adı var
şu bulutun nefesi
senin adın niye yok
kimsesiz ve kimliksiz
soluğun kesik
dillerin lal...


sesini rüzgarlar getirir bana
acını ırmaklar
ve o ırmakların koynunda
bir yangın deniziyim / anlatamam
yanarım yanarım
ateşim zelal...


Seni /
o dilden ağlıyorsun diye dövdüler
ağlamanın / gülmenin de adı varmış
senin adın yok
bu ne hal...


koyup gelmişim seni yangınlar ayazında
Sisiyar deresi suya hasrettir
Kotis bir tutam yeşile
özlemimi bir bilsen
gözlerim kan denizi ey delal
soluğum heval...

 
ÖMER CİVANO ÇAKMAKÇI
( Şiirimin Dili / Eko Yayınları 1994 )